top of page
Yazarın fotoğrafıRâna Babaç

Anlamsızlık Aleminde Kadınlar Günü


Tam bir hafta önce 8 Mart Kadınlar Günü'nü "kutladık".

Aslında geçtiğimiz hafta başından itibaren gerek diplomatik misyonlar, gerek sivil toplum, gerekse kamu kurumları İstanbul'da bu tema etrafında sayısız etkinlik düzenledi.

Herkesin verdiği mesaj ve temennileri ise aşağı yukarı aynıydı; kadınlar için daha fazla özgürlük, kadınlar için fırsat eşitliği, kadının toplumdaki yerinin önemi vurguları ve türevleri.

Benim dikkatimi çeken hiç kimse kadınlar için istedikleri hak ve özgürlüklere bir "NEDEN" eklemediler. Neden kadınlar daha fazla özgürlük, daha fazla eşitlik hak ediyorlar? Neden kadının sağlıklı toplumlarda önemli yeri var? Her salonda bana sorarsanız aynı kurumsal veya kamusal laf salatası vardı.

Biz kadınlara önem veriyoruz.

İşte bu yüzden her sene siz kadına önem veren diğer insanlarla güzel etkinlikler düzenliyoruz.

Kadınlar gerçekten harika varlıklar.

Ünlü şair/yazar/atamız demiş ki.

Seneye görüşmek üzere.

İyi eğlenceler.

İstedikleri hakları istemelerinin bir "nedeni" olmak zorunda mı? Hayır değil. Ama taleplerde ve vurgularda yapılacak "neden" vurgularının, fikir ve yaklaşımlarını değiştirmesi gereken kesimler üzerinde - bu kesimlerin akılları ile hareket eden, rasyonel "insanlardan" oluştuğu varsayımı üzerinden hareket ederek - daha ikna edici ve etki bırakıcı olacağını düşünüyorum.

-o-

Ben 8 Mart'ta iki farklı diplomatik misyonun kadınlar günü etkinliğine katıldım. İkisinin arasında belki 250m mesafe ve 1 saat vaktim vardı. Beyoğlu üzerinde en sevdiğim sanat alanlarından Arter ise tam bu 250m'nin ortasında, bahsettiğim 1 saati geçirmek için harika bir fırsat olarak karşıma çıktı.

Şu sıralar Arter'de "Anlamsızlık Aleminde" adlı Jake & Dinos Chapman'a ait bir sergi var. Arter'e girmeden serginin adı bugün yaşadığımız dünyayı ne güzel anlaştmış diye düşünüyordum ki, içeriğin sadece dünyaya değil bugünün insanının içinde var olduğunu zihinsel kaybolmuşluğa da vahşice ayna tuttuğunu gördüm...

"Sanayi ütopyacılığının boşa çıkan umutlarının toksik gün batımında yıkandığımız, küresel liberal düzenin can çekiştiği şu günlerde Arter (sizi, dünya yanarken zaman öldürmeye davet ediyor) gururla sunuyor... Eserlerin şiddetli kötümserliğinin ve radikal olumsuzluğunun tadını çıkarın. Ne de olsa gelecek parlak, gelecek öyle ya da böyle insan-sonrası ol'cak"

Yukarıda tanıtımından iki cümle okuduğunuz sergide eserlerin isimleri ise:

"Tüm Kötülüğün Tplamı"

"Başka Türlü Kuleler"

"Gün Gelecek Sen de SEvilmeyeceksin"

"Hastalık İçindeki Hastalık"

Anlayacağınız bu sergi tam bir gelecek distopyası denilebilir... Faka bence sadece 2016 içinde Türkiye, Orta Asya ve Avrupa'da yaşananları; Suriye'deki savaşı, kıyıya cesedi vuran veya bir bombalama sonrası tozdan bembeyaz olmuş şaşkın suratı ile gözünden yaş bile akmayan 8 yaşındaki çocukları, Trump'ın iktidara gelişini, İsviçre'nin nükleer enerjiye yeşil ışık yakmasını, ABD'nin soğuk savaştan bu yana Polonya'ya yaptığı en büyük askeri çıkartmayı, Brexit'i düşünürseniz bence bu serginin yansıttığı dünya birebir kalbimizin, beynimizin içinde yaşadığımız dünyalardan çok da uzak düşmüyor.

Sergiyi 7 Mayıs'a kadar gezebilirsiniz.

-o-

8 Mart kadınlar gününe dönecek olursak...

Sergiyi gezerken düşündüm. Akıllı bir kadın; savaşın erkeklerin birbirine kalın sesle, büyük kelimelerle ve heyecanlı heyecanlı anlattığı hikayelerdeki gibi görkem, zafer ve liderlikten ibaret olmadığını, aslında daha çok karmaşa, ölüm ve acıdan meydana geldiğini içgüdüsel olarak bilir.

Hiç şüphem yok ki akıllı bir kadın akıllı bir erkekten daha kapsamlı ve daha realist görür yaşadığı zamanı; daha karmaşık hesaplar yapmaya, risk analizleri yapmaya ("senaryolar yazmaya") yatkındır, daha şüphecidir dolayısıyla kandırması daha zordur ve gür sesle anlatılan görkemli hikayelere, yüksekten telaffuz edilen kelimelere inanmaz, "gaza gelmez" kolay kolay.

Ve sadece bu nedenle bile kadınlar daha çok fırsat eşitliği ve özgürlüğü hak eder.

bottom of page