8 Mart 2018
Dünya kadınlar günü kurumsal hediyeler ile geçiştirilecek, arkası boş(!) havalı ifadeler içeren iletişim propagandalarına indirgenecek, 1 tane fazla ürün satmak için pazarlama kampanyalarına alet edilecek bir gün değil.
Tarihsel süreçte; insan hakları temelinde kadınların “siyasi, ekonomik ve sosyal bilincinin geliştirilmesi ve başarılarının kutlanması” adına Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen bu günün varlığına ihtiyaç duyulmuş olması, kurdeleli bir insanlık ayıbı. İnsanın, binlerce yıldır, kütüphaneler ve veri bankaları dolusu birikimine rağmen, çoğunlukla insan olarak gelişimini tamamlayamamış olmasının bir nişanesi.
İçi boşaltılmış ve ticari saçmalıklarla özdeşleşmeyen; kadınların kendilerini yaptıkları ile tanımladığı, tek başlarına ayakta durabilme, hayatlarının ve mutluluklarının sorumluluklarını alabilme özgüveni, aklı ve gücüne sahip oldukları sıradan bir 8 Mart umuduyla...
“There is no time for despair, no place for self-pity, no need for silence, no room for fear. We speak, we write, we do language. This is how civilizations heal. I know the world is bruised and bleeding, though it is important not to ignore its pain, it is also critical to refuse to succumb to its malevolance. Like failure, chaos contains information that can lead to knowledge - even wisdom.”