top of page

Burdur'da Sürreal Bir Proje: Lisinia


Burdur gölü kıyısında, “Türkiye’de böyle yerler de mi var” dedirtecek bir proje Lisinia projesi.

Adını bölgedeki antik kentten alan Lisinia, aslında bir “Yaban Hayatı Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi” olarak biliniyor fakat proje yaban hayat kurtarmadan ÇOK daha fazla etki odaklı unsuru bünyesinde barındırıyor.

Burada bir tarafta insanların yaraladığı yaban hayvanlar iyileştiriliyor, bakım görüyor ve zamanı gelince mümkünse doğaya bırakılıyor; bir diğer tarafta örnek uygulamalarla susuz tarım konusunda büyük bir bölgesel farkındalık çalışması yürütülüyor. Devletten kiralanan çevre arazilerde organik tarım uygulamaları ile çeşit çeşit tıbbi bitkiler yetiştiriliyor.

Bu inanılmaz projenin mimarı Veteriner Hekim Öztürk Sarıca, tüm bu işleri finanse etmek için kendi üretimi çeşit çeşit ballar, yenilebilir kremler, aromatik yağlar ve tıbbi çaylar satıyor. Kalkınma ajansları, AB projelerine başvurularda bulunuyor. Bir de gönüllü çalışma programları var.

Lisinia, eskiden tır şöförlüğü yapan ama özünde inanılmaz yetenekli bir sanatçı olan Durul Bakan’ın da atölyesi... Durul Bey’in kalbini, ruhunu, emeğini ortaya koyarak - ardıç ağaçlarından budama sezonu sonunda elde edilen dallarla - meydana getirdiği MUHTEŞEM heykeller, Lisinia’yı bir yerde açık hava müzesine çevirmiş. Bu heykellere illa dokunmak gerekmiyor, yakınına gelince hissediyorsunuz. Hepsinin ruhu var, hepsi yaşıyor...

Aşağıdaki resimde Durul Bakan imzalı bir kaya kartalı heykeli görüyorsunuz. Bu heykelin iki kanat arası mesafesi 7 m. Neresinden bakarsanız bakın oldukça ihtişamlı bir heykel. Kaya kartalının kendisi de oldukça ihtişamlı kocaman bir alıcı kuş. Ayrıca Lisinia Yaban Hayatı Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi'nde bakım gören türlerden bir tanesi.

Durul ve Öztürk Bey'in bu heykeli Lisinia'nın girişine koymasının ise bir sebebi var. Uzun süredir etrafında yapılan bilinçsiz tarımsal uygulamalarla zehirlenen Burdur gölü, bugün iklim değişikliğine bağlı olarak azalan yağışlarla iyice çekilmiş durumda. Hayatları bu göle bağlı bir sürü hayvan türü ise ya göç etmiş gitmiş, ya da hayatta kalmak için göç etmek zorunda. Göl kenarında sayıları git gide azalan canlı varlığı, bölgenin besin zincirinde onarması mümkün olmayan tahribatlara yol açıyor. Kaya kartalı gibi küçük türlerle beslenen alıcı kuşlar besin bulmakta zorlanıyor ve sayıları her geçen gün azalıyor.

Öztürk Bey ayrıca bölgede çeşitli teşviklerden yararlanarak, yüksek krediler altına girerek besicilik yapmaya çalışan köylüyü de bilinçlendirmeye çalışıyor. Küçükbaş hayvancılığa uygun ve asırlardan bu şekilde geçimini sağlamış Burdur'da, besi çiftliklerinin kurulmasıyla hem su tüketimi artmış, hem de var olan meralarının kapasitesini atıl hale gelmiş. Halbuki köylü küçükbaş yapsa, çiftçi dışarıdan yem almaya ihtiyaç duymadan hayvancılık yapabilecek.

Kısacası Lisinia iş olsun diye yapılacak ölçekte ve kapsamda bir proje değil, Öztürk Bey buraya hayatını adamış.

Burdur'a yolunuz düşerse MUTLAKA ziyaret edin!

bottom of page