top of page

Tarladan Hasada Aromaterapi Eğitim Festivali'nin Ardından


28-30 Haziran tarihleri arasında Balıkesir Çiftçi Eğitim Merkezi'nde (BAÇEM) ikincisi gerçekleştirilen Tarladan Hasada Aromaterapi Eğitim Festivali; çok renkli, dolu dolu ve kelimenin tam anlamıyla rüzgar gibi geçti!

Muş’tan Edirne’ye Türkiye’nin her yerinden 1500+ doğa sever katılımcının yer aldığı festivalin birinci gününde atölyeler, ikinci gününde sunumlar ve üçüncü gününde ise Kaz Dağları Milli Parkı'nın yemyeşil ulu ağaçlarının gölgesinde ve oksijeni bol havasında, yine birbirinden keyifli aktivitelerin yer aldığı bir gün geçirdik.

Bu sene festivalin öne çıkan konularını yazılı olarak değil fakat video olarak Instagram'da bulunan @tibbibitkiler hesabından önünüzdeki iki hafta her gün sizlerle paylaşacağım. Benim, kendi adıma, yanıma aldığım bir kaç not ise şöyle;

⚜ Lavanta ziraati çok popüler bir konu fakat yetiştirmesi kolay bu bitkiyi sulak verimli arazilere dikmek yerine, bilimsel araştırmaların da desteklediği şekilde, verimsiz ve kurak yerlerde yetiştirerek, yağ verimi ve etken madde oranı daha yüksek ürün elde etmek mümkün. Böyle bir üretim hem üreticiye kazanç, hem de ekonomimize katkı anlamında çok daha mantıklı bir tercih oluyor. Sevgili Sevil Gülsoy’un bu konuda harika bir çalışması var! Türkiye’nin her yerinden - yanlış hatırlamıyorsam - 3000 numune üzerinde çalışmış ve yüksek rakımlı verimsiz arazilerde yetişen lavanta türlerinden, ekonomik değeri daha yüksek uçucu yağ ürettildiğini kanıtlamış.

⚜ Düz, verimli, deniz seviyesinde ve sulak arazisi olan; tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi duyan kimseler, bu konuda çalışan akademisyen ve araştırıcılarla işbirliği içerisinde hareket etseler, çok daha doğru tercihler ve bilinçli bir üretim yapabilirler. Öyle ki çok kıymetli akademisyenlerimiz var ve bu kimseler tıbbi ve aromatik bitkileri; alt varyete bazında, ziraati, yağ verimliliği, yağın içerisinde bulunan etken madde oranı ve hatta üretim olduğu takdirde dünyada ilgili ürünlerin alımını yapacak uluslararası şirketler çerçevesinde çalışıyorlar. Örneğin Isparta gülü hakkında çok değerli araştırma ve çalışmalar yapan Prof.Dr.Sabri Erbaş, gelecek sene ülkemize yine çok önemli bir kozmetik bitkisi kazandıracak gibi duruyor...

⚜ Hemen üstteki noktayla ilişkili olarak, çoğumuz maalesef multi-disipliner çalışmayı ve sektörler arası iş birliği yapmayı bilmiyoruz. Halbuki çok kolay. İlgi duyduğunuz bir konu hakkında yapılmış çalışmaları araştırıp, beğendiğiniz bir çalışma bulduğunuzda, arkasındaki ismi telefonla arayıp bir kahve içmeyi rica ediyorsunuz... Eğirdir bölgesinde senelerdir organik gül suyu ve gül yağı üreten, doğru kaynağından, laboratuvar raporlarına bakarak ithal ettiği ecocert sertifikalı uçucu yağları ile ülkemizin önemli iş adamlarından Nuri Kalay, bu konuda çok iyi bir örnek! Kendisi ayrıca Aromaterapi Derneği’nin de kurucusu. Keşke Nuri abi bu konuda verilen tüm konferanslara katılarak, BAÇEM’de yaptığı gibi tıbbi ve aromatik bitkiler çalışmalarını ve işini kurma hikayesini herkesle paylaşsa...

⚜ Türkiye’de oldukça köklü ve zengin bir koku kültürü var fakat - temel nedenini çok çözümleyemediğim bir şekilde - bizler zaman içerisinde bu kültürü dışlamış ve hakir görmüşüz. Sevgili Bihter Türkan Ergül hanımın bu koku ritüellerimizin yeniden hatırlanması, canlandırılması ve yaşatılması için yaptığı çalışmalar çok kıymetli. Festivalin ikinci gününde koku kültürümüzle ilgili çok güzel bir sunum yapan Bihter Hanım, tam benim sunumumdan önce hazırladığı mis kokulu bir buhur ile saat 18’e sarkan sunumum öncesi bana da bir reset attı sağolsun... Ben de, nacizane, bu çalışmalarını görünür kılma konusuna kendisine destek olmak adına bir sayfa hazırladım. Önümüzdeki günlerde paylaşacağım.

⚜ Isparta gülü harika bir çiçek. Gıda, tütün, parfüm, kozmetik ve ilaç sanayindeki yeri büyük. Bizim de çok önemli ihracat kalemlerimizden ve bu üründe dünya pazarının da ciddi bir dilimine sahibiz. Isparta ve Eğirdir ise doğal güzellikleri ve insanı ile sihirli coğrafyalar! Fakat maalesef Isparta Belediyesi “festival” denildiği zaman protokol konuşmaları, halk oyunları, dönerci standları ve atların üzerinde gezen Isparta gülü ile süslenmiş mankenlerin ötesine geçemiyor. Gülün tanıtımı ve uluslararası standartlarda kaliteli temsiliyeti için gerçekten bir şey yapılması lazım. Bu Isparta’da olmuyorsa, yapılamıyorsa, bu konunun da Isparta dışından mutlaka çözülmesi gerekiyor. Canım Prof. Dr. Ayten Altintas hocam yakında bu konuda çok önemli adımlar atacak... Ben de yine projeler şekillendikçe ve zamanı geldikçe sizlerle paylaşacağım.

⚜ Son olarak Murat Kartal hocam da ikinci gün yaptığı sunumunda harika bir noktaya değindi. Ne kadar kaliteli ürün üretirseniz üretin; bu ürünleri plastik bir bidona/şişeye koyduğunuz, pembeli morlu tüllerle sardığınız zaman kalitesi düşüyor. Üretim, kalite, markalaşma birbirinden ayrı düşünülemez. Birbirinden ayrı değerlendirilemez. Bu konuda da, her seviyede bir farkındalık, bilinçlenme ve kapasite geliştirme çalışması gerekiyor!

⚜ Son olarak tekrar hatırlatmak istiyorum, çeşitli tıbbi ve aromatik bitkilerin yetiştirilmesi, hasadı ve kullanımı ile ilgili bilgiler ise bu hafta (ve haftaya) @tibbibitkiler’de! Her gün akşam saatlerinde bir video yayınlayacağız. Kaçırmayın :)

bottom of page