top of page

İstanbul'da Derin Bir Nefes Parklar

İstanbul'un güzelliğine güzellik katar bahar mevsimleri...

İster Boğaziçi'nde, Marmara veya Karadeniz sahilinde, ister kadim surlar içerisinde ister Taksim'de olun; ilkbahar günlerinde güneşin ve yeşeren ağaçların, sonbahar günlerinde hafif serin havanın ve dökülmüş kırmızı-sarı yapraklı yolların enerjisini mutlaka hissedersiniz.

İstanbul'un hem ilkbaharı hem de sonbaharı sihirlidir; insana da doğaya da iyi gelir. Havadaki bu sihrin tadını çıkarmak ve baharın enerjisinden pay almak için Nisan, Mayıs ile Eylül, Ekim ve hatta Kasım aylarında parkları gezmek yapılacak en keyifli aktivitelerden biri olabilir.

İster misafiri ister yerlisi olun, bu keyifli bahar günlerinde zamanınızın bir bölümünü gökkuşağının tüm renkleriyle bezenen parklardan birkaçına ayırarak, tabiatla baş başa kafanızı dinleyerek geçirin.

Eğer şu anda içinizden "Hangi parka gitsem?" diye geçiriyorsanız, İstanbul'un huzurlu kaçış noktalarından bazılarını sizler için derledik.

Atatürk Arboretumu

Şehir merkezinden uzakta, doğayla iç içe, huzur dolu bir gün geçirmek istiyorsanız Sarıyer/Bahçeköy'de bulunan Atatürk Arboretumu gidilecek en doğru adreslerden biri.

Her mevsim farklı renklere bürünen arboretum, çeşit çeşit kuşa yuva olmuş yüzlerce haşmetli ağacı da içeren zengin bitki çeşitliliği ve göletleriyle adeta göz kamaştıran bir cennet bahçesi.

Burası bir park olmanın da ötesinde, üzerinde 1500'den fazla bitki türüyle adeta bir tabiat müzesi. Beş kollu bir yıldız formunda düzenlenmiş alanda çam, kayın, manolya ve dişbudak ağaçları arasında yürürken dost canlısı bir sincapla göz göze gelirseniz şaşırmayın!

Her bitkinin künyesinde Latince adı ve geldiği yer gibi bilgiler yazan Atatürk Arboretumu'nda biri büyük biri küçük olmak üzere iki gölet var. Tabiatın saf güzelliğini hissetmenizi sağlayan bu göletlerde süzülen ördekler ve kuğular adeta göz kamaştırıyor.

Tohum ve fidan konusunda birçok botanik bahçesinin ve arboretumun birlikte çalışmasının ürünü olan bu cennet bahçesi, zenginliğinin kaynağını hem kendi topraklarımızdaki türlerden hem de dünyanın uzak noktalarından getirilen bitkilerden alıyor.

Yeşilin farklı tonlarıyla mavi fona uzanmış yaprakları ve zarif kuğularıyla Atatürk Arboretumu bahar aylarının keyfini gerçek anlamda yaşayacağınız yerlerden biri.

Emirgan Korusu

İstanbul'da Boğaz ve orman havasını aynı anda büyük bir keyifle soluyacağınız büyükçe parklar var ama bütün bir günü hak eden Emirgan Korusu bir başka!

Daha koruya varmadan sahildeki neşeli kalabalık sizi karşılıyor. Oltasını kapıp gelenler, dedelerinin elinden tutmuş torunlar ve banklarda sohbet eden gençler içinizi ısıtsa da asıl festival koruda: İstanbul'un alametifarikası laleler her yıl ilkbahar aylarında Emirgan Korusu'nu ipek bir şal gibi sarıp sarmalıyor. XVI. yüzyıldan bu yana mordan sarıya pek çok rengiyle İstanbul için kültürel bir motif olan lale; divan şiirinde aşkı, ateşi, şafağı simgeler.

Öte yandan Emirgan Korusu, lale zamanı dışında da her mevsimi ayrı ayrı yaşayan çiçekler ve ağaçlar ile süslü. Çiçek tarhları arasındaki göletlerin etrafında gezerken ördeklerin fotoğraflarını çekebilir veya çocuklarınız ile birlikte oyun parklarında ailece keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.

XIX. yüzyılın sonunda Hidiv İsmail Paşa tarafından korunun içerisine yaptırılan Pembe Köşk, Beyaz Köşk ve Sarı Köşk ise adeta masallardan çıkıp gelmiş gibi. Özellikle yemyeşil ağaçlar ve parlak renkli çiçeklerle bezenmiş Sarı Köşk, yemek molası vermek ya da bir şeyler içip dinlenmek için en doğru adres.

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi

İstanbul'un Anadolu Yakası'nda Ataşehir semtinin yanından geçen TEM otoyolunun kenarında, gökdelenlerin arasında bir serap misali, arıların polen peşinde çiçekten çiçeğe uçtuğu, nilüferlerin havuzları doldurduğu, sümbüllerin muhteşem kokularla salındığı Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, sizi otoyolun trafiğinden çıkarıp sihirli bir kapıdan geçirerek tabiatın sonsuz ve büyülü dünyası ile buluşturuyor.

Özenle korunmuş bu botanik bahçesi ayrı ayrı düzenlenmiş sekiz adadan oluşuyor. Bu adalardan Ertuğrul Adası hem hikayesi hem de İstanbul'da sakura coşkusu yaşatması açısından özel bir yer.


Sakura ağaçları Japon kültüründe aşkın ve tutkunun sembolü olmasının yanı sıra baharın ve yeni başlangıçların da müjdecisi. Burası 1890 yılında, Japonya'dan dönerken fırtınaya kapılıp batan Ertuğrul Fırkateyni'nde hayatını kaybeden denizcilerin anısına düzenlenmiş bir bahçe. Japon Sakura Vakfı'nın her bir denizci için bağışladığı Japon kirazı fidanlarının arasında dolaşırken duygulanmamak elde değil...


Kirazların çiçeklendiği, doğanın uyandığı günler, Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde "Bahara Merhaba" şenliğiyle kutlanıyor.

Bitkilere dair tecrübenin ve teorik bilgilerin paylaşılmasını hedefleyen Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, çocuklar ve yetişkinler için birbirinden zevkli çalışmalar yapıyor.


Kuş gözlemleri, doğada deneyler, kağıt atölyeleri gibi aktivitelerin dışında, "Bahçıvan Çocuklar Projesi" de son derece ilgi çekici. Şehir yaşamında ister istemez doğadan uzak kalan çocuklar için düzenlenmiş Keşif Bahçesi, kum havuzu, fıskiye, açık tiyatro, ağaç ev, tünel gibi birimler bitki dünyasına dolaysız ve eğlenceli bir başlangıç sunuyor.


Yetişkinlere yönelik faaliyetleri arasında ise kurslar, atölyeler, konferanslar, sergiler ve belgesel gösterimleri var. Ayrıca doğa fotoğrafçılığı, fitoterapi kursları şehir hayatının yoğun temposundan sıyrılıp nefes almanızı sağlayacak son derece keyifli etkinlikler. Sevimli ahşap kulübelerde doğaseverlerin ilgisini çekecek bitki ressamlığı ve bahçıvanlık kursları da veriliyor.

Botanik, tarım, ekoloji ve çevresel konularda araştırma faaliyetlerine katkı sağlamayı da görev edinen Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nin araştırmacılar ve ziyaretçiler için hazırlanmış bir de kütüphanesi var.

Ağaç ve çiçek türleriyle ilgi çeken Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi yıl boyu herkes için ziyarete açık.

Fenerbahçe Parkı


Dün Fenerbahçe'de gördüm

İri bir zümrüt içindeydi bahar (...)


Yahya Kemal Beyatlı

Bahar aylarında en çok tercih edilen sayfiye yerlerinden biri de Anadolu Yakası'nda Kalamış Marina'ya komşu olan Fenerbahçe Parkı.


Ağaçlara yosun kokusunun sindiği Fenerbahçe Parkı, şiir gibi manzarasıyla kusursuz bir İstanbul köşesi...

Adını 1857 yılında Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaptırılmış olan Fenerbahçe Feneri'nden alan ve daima şık, daima bakımlı olan Fenerbahçe; geçmiş zaman İstanbul'una dair hatıraları canlı tutan ve mazide kaldı sanılan huzuru eski evleri, marinası, sahilde sıralanan restoranlarıyla yaşatan bir İstanbullu semti.


Baharı karşılayan Fenerbahçe Parkı, yeşil çimenlerde papatyalar, çiçek açmış erguvan ağaçları, asırlar devirmiş ağaçlarla denize uzanıyor. Heybetli görüntüsüyle bir anıt gibi duran sakız ağacı ise parkın en şöhretlisi. Parkın içindeki Romantika Cafe ise durup dinlenmek ve sıcak bir şeyler içmek için keyifli bir durak.

Fenerbahçe Parkı; bisiklete binenler, kitap okuyanlar, hatta gün batımından sonra akşamın tadını çıkarmaya koyulanlarla kalabalıktan uzak, günün her anı apayrı güzellikler sunar.

bottom of page