Koku ve Tat Zirvesi'nde "Hayatın İçinde Aromaterapi" Konuştuk
Bazen odun ateşinde pişmiş bir ekmek, bazen yeni açmış bir çiçek, bazen de fırında pişmekte olan kakaolu bir kek kokusu... Hangimiz bir kokunun peşinden dalıp gitmedik ki bulunduğumuzdan farklı bir yer ve zamana? Koku ve tat duyularımızın her gün hayatımıza kattığı renk ve haz bir kenarda dursun, biz farkında olmasak da bu duyuların yaşamsal fonksiyonlarımızı yerine getirmemizde de son derece büyük yer ve önemleri vardır.
İşte bu noktadan hareketle geçtiğimiz hafta CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul'da gerçekleşen ilk/birinci ‘Koku ve Tat Zirvesi’; koku ve tat duyularının sağlık, bilim, parfümeri ve gastronomideki karşılıklarının yanı sıra bu duyuların günlük hayatlarımızı ve zevklerimizi nasıl etkilediğini, yaşamımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz ve hayati bir takım kararları doğru verebilmemiz için neden - belki de diğer duyulardan çok daha fazla - bu duyulara ihtiyacımız olduğunu masaya yatırdı.
Koku ve Tat Zirvesi Başkanı, Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Aytuğ Altundağ'ın liderliğinde bir araya gelen zirve komitesinin, her seviyede titizlikle oluşturduğu iki günlük program boyunca uzman konuşmacılar; koku ve tat duyularının insanlık tarihindeki geçmiş, bugün ve gelecekteki yansımalarını, her açıdan ve çok keyifli yönetilen panellerde - alışılmış bilimsel kongrelerden farklı ve çok yerinde - multidisipliner bir yaklaşım ile tartıştılar.
2 gün boyunca devam eden zirveye 30'a yakın firmadan 400 uzman katıldı. Benim de Homemade Aromaterapi'nin Kurucusu Sevgili Aslı San Bilgin ve Hayy Kitap Sağlık Editörü Nihal Doğan ile beraber "Hayatın İçinde Aromaterapi" paneline konuşmacı olarak davet edildiğim zirveden ilgi çeken başlıkların bir kısmı ise şöyleydi:
Osmanlı mutfağında kokunun yeriyle ilgili neler söylenebilir?
Türkiye’den 5 kıtaya yayılan esansın hikayesi nedir?
15.yy'dan 20.yy’a damak tadı değişiminin nedenleri nelerdir?
Ata tohumlarının farkı nedir?
Doğda kendi kendine yetişen bitkilerin aroması daha mı farklı olur?
Bu coğrafyada lavantanın geçmişi ile geleceği arasındaki ilişki nedir?
Bellek, mekan ve koku arasındaki ilişki nasıl gelişir?
Bebekler neden mis gibi kokar?
Süper tat alıcılar gerçek mi efsane mi?
Yemek kültürü araştırmasında “koku” bir başlık olabilir mi?
Anadolu’da “yemeğin/içeceğin kokusu” algısının referansları nelerdir?
Günlük hayatta aromaterapi hangi alanlarda ve nasıl uygulanır?
Odun ateşinin lezzet üzerine etkisi var mı?
İstanbul’un kokusu nedir?
Her şehrin, her semtin farklı bir kokusu olur mu?
Yemek yerken dinlediğimiz müzik tat algımızı etkiler mi?
Türkiye’de yeni meslek dalı: Koku uzmanlığı
Umuyorum ki bu zirvenin seneye de tekrarı olur. Bilimsel kongreler harika, her katıldığım etkinlikte yeni bir şeyler öğreniyorum fakat bilim insanlarımızın çalışmalarının ve sonuçlarının bir noktada, anlaşılır ve tüketilebilir bir şekilde, toplumun geneline de yayılması lazım. Bu hem bilimsel çalışmaların geniş kitleler nezdinde değer(lerini) bulması, hem ticarileştirilebilmesi, hem de en önemlisi insanların bu bilgilerden günlük hayatlarında fayda sağlayabilmesi için önemli.
Bilim dünyası birbirinden başarılarından zaten yayınlar, toplantılar ve kongreler kanalı ile haberdar oluyor. Dolayısıyla bu tip organizasyonlarda mesele; yalnızca belli bir meslek grubunun/zümrenin birbirinden haberdar olması, kongrelerde sunum yapması veya ödüller /titrler kazanması değil biraz da bilimi erişilebilir ve anlaşılabilir kılmak ve topluma elle tutulur "fayda sağlamak" olmalı.