top of page

Bir Mayıs Meditasyonu: Doğayı Çizmek



Bir Mayıs Meditasyonu: Doğayı Çizmek

Doğayı çizmek… Çizim yapmayı zaten çok seviyorum fakat konu Mayıs ayında açan güzel çiçekler ve bebek kuşlar olunca içimde huzur doluyor, tam göğsümün üzerinde heyecan dolu bir merak ve bir eşlik etme duygusu hissediyorum.


Kalemi elimize almadan önce bile şahit olduğumuz doğa bize pek çok şey anlatmaya başlıyor: kıvrılan bir dal, güneşe yönelen bir filiz, gölgenin içine gizlenmiş serin bir yeşil tonu...


Çizmek, çoğu zaman sadece bakmakla değil; görmeyi öğrenmekle başlıyor.


Gözlerimle bir formu takip ederken, parmaklarım da o formun kıvrımlarına ayak uyduruyor. Kalemimi kağıttan kaldırmadan, bir yaprağı, kenarı boyunca yavaşça takip ediyorum... Çizgi böylece bir objenin sınırlarından öte; bir nefes, bir hareket, bir varoluşun sessiz ifadesine dönüşüyor.


Zihnin önceden bildiklerini bir kenara bırakıp olanı olduğu gibi görmeye niyet etmek… işte doğa çizimin gerçek başlangıcı bu bence.


Bazen bu çizim tecrübesini daha da içselleştirebilmek için alışkanlıklarımı ters yüz ediyorum: kalemi sol elime alıyorum, gözlerimi kısıp ışığı izliyorum, bir gövdeyi çizmeden önce o ağacın gövdesine ellerimle dokunuyorum.


Bir çizime hareket katmaksa başka "ruhani" bir teknik bence. Bitkilerin sessiz ama kararlı hareketlerine ayak uydurmak için hızlı ve özgür çizgilerle onların enerjisini kağıda aktarmaya çalışıyorum. Bir sarmaşığın döne döne güneşe yükselişi, bir papatyanın rüzgârdaki titreyişi… Kağıt üzerinde birebir taklit etmek yerine, hareketsel karşılıklarını bulmaya çalışıyorum.


Oldukça "meditatif" bir deneyim olan bu çizim yolculuğunda, formun içindeki katmanları fark ediyorum: damarlar, kıvrımlar, minik lekeler, ışığın vurduğu ince çizgiler.


Yakından bakıp, gördüğüm her detay gerçekten büyüleyici çünkü doğa asla tek bir düzlemde konuşmuyor. Bitkiler bir yerde hem geçmişi hem geleceği aynı anda taşıyan bir zekayı temsil ediyor.


Bir yandan ışığın gölgeyle yaptığı oyunu takip ederken, diğer yandan kalemimin ucundan çıkan çizgilerin bana ne söylediğini dinliyorum.


Renkleri katarken, tonlar arasında geçişler yaratıyor, gölgeleri yumuşatıyor, kimi zaman da bilinçli olarak eksik bırakıyorum bazı detayları — çünkü her şeyin anlatılması gerekmez; bazı detaylar boşlukta var olur ve sadece hissedildiği zaman gerçekliğine şahit bulur.


Renk, ışık ve gölgeyi harmanladığımda… çizdiğim şey bir görüntüden öte bir duygunun görsel temsiline dönüşüyor.


Kısacası her doğa çizimi, insanın kendi içine yaptığı bir yolculuk gibi. Sessiz, ama kâğıtla yapılan derin bir diyalogla başlıyor - sonra insanın doğaya ve nihayetinde insanın kendine döndüğü bir meditasyona dönüşüyor.


Bugün size de aynısını öneriyorum. Yakınınızda bir bitki bulun. Belki saksında büyüyen bir fesleğen, belki parkta gördüğünüz ulu bir ağaç. Onunla zaman geçirin. Ona bakın, ama gerçekten bakın. Ardından elinize bir kalem alın… ama yalnızca çizmeye değil, duymaya da niyet ederek.


Çünkü doğa, onu gerçekten gördüğümüzde* konuşur.

Biz onu çizerek dinleriz.

Ve kendimizi duyarız...


Doğa Çizimi - Almanac of birds - Maria popova
Almanac of Birds - Maria Popova

Comments


Üyesi olduğumuz kurumlar... | We are a member of...
NAHA.jpeg
AHVMA.png
Screen%20Shot%202021-05-15%20at%2011.39_
  • Atelier Aromaterapi
  • Atelier Aromaterapi
 © 2024 Atelier Aromaterapi. 
Bütün hakları saklıdır.
Hayvan Dostu Şirket.png
bottom of page