top of page

Gül Bahçesinde Yaşayan Minik Bir Bülbülün Hikayesi


8 Haziran Perşembe


Sabah saat 06:00.


İlk hasat.


Bir önceki akşam yağan sağnağın ardından bahçelerdeki toprak yumuşamış, güller ise açmak için güneşin sıcak ışıklarını bekliyor.


Ve arılar da güllerin açmasını tabi…🐝


Kısacası sakin ve serin bir sabah, tüm canlılar heyecanlı bir beklenti içinde güneşin hareketini izliyor…


Benim günden beklentilerim ise biraz daha fazla…


Geçen sene güllerin arasında bulduğumuz, minik mavi yumurtalarla dolu bülbül yuvalarından bir tane daha bulmak istiyorum.


Hiç vakit kaybetmeden - güller açana ve/ya kahvaltı hazır olana kadar - benimle bülbül yuvalarını arasın diye Fatime’yi kandırdım.


Cıvıl cıvıl bülbüller her yerde fakat yuvaları yok…


Nihayetinde başarısız bir operasyon oldu.


Öğlenden sonra canım Prof.Dr.Ayten Altıntaş hocam ve Gülce Altıntaş Isparta’ya geldiler. Onları otellerinden alıp bahçeye geri döndüm.


Sohbet, muhabbet… Zaman hızla akarken Fatime elinde gözleri kapalı, ağzı açık, hareketsiz ama sıcacık bir bülbül ile yanımıza geldi.


Yerde bulmuş.


Zaten uçacak halde olmayan bülbülcüğü Fatime’nin avucunun içinden alıp, kendi başına duracak şekilde kendi avucuma kondurdum.


Bir kavanoz kapağına temiz su koyduk ve minik bülbülümüze önce parmağımıza aldığımız damlalarla, o biraz daha kendine geldikten sonra da hafif hafif üst gagasını yukarı doğru iterek çay kaşığımız ile su vermeye başladık.



Gitgide canlandı.


Fatime getirdiğinde yumuk yumuk olan ayak parmaklarını açtı, avucumun içinde sağ sola zıplamaya başladı.


O noktada Fatime’nin bülbülümüzü yerde bulduğu köşeye doğru yürümeye başladım.


İçinden bir sürü kuş cıvıltısı gelen bir ağaca yaklaştığımda, önce avucuma iki defa tuvaletini yaptı, hızlı bir iki cikcikledi ve sonra pırrr diye uçtu gitti.




“Keşke başka bir şey dileseydim” denir ya, o günkü minik bir bülbül dileğimi başka hiç bir şeyle değiştirmezdim..


İyi ki ansızın hayatımıza giren sihirli minik kuşlar var 🐥

bottom of page