Hasta Bir Çocuğun Aesculapius Tapınağı’nı Ziyareti
- Râna Babaç
- 1 gün önce
- 2 dakikada okunur

Sağlık ve esenlik (wellness) turizmi alanında yürüttüğüm danışmanlık projem kapsamında, gerçekten çok özgün bir program tasarlarken zihnimde bir sahne canlandı: İngiliz ressam John William Waterhouse’un “Hasta Bir Çocuğun Aesculapius Tapınağı’nı Ziyareti”
Farklı bir perspektiften bakıldığında bu tablo, SPA otellerinden ve wellness kamplarından çok daha önceye uzanan bir geleneği hatırlatıyor bize. İnsanlar o dönemlerde, şifa arayışlarını Asklepios’un kutsal tapınaklarına—asklepieionlara yönelterek gerçekleştiriyordu. Belki de sağlık turizminin ilk örnekleri, bu kutsal yolculuklarla başladı.
Bu tapınaklar, modern anlamda birer hastane değil; şifanın yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir teslimiyetle mümkün olduğuna inanılan, ritüellerle çevrili ilk “kurumsal” şifahanelerdi.
Tedavi; içilen ya da sürülen bir ilaçtan ibaret değildi. Bir yolculuk, adım adım arınma, çözümleme ve tedavi görmek için takip edilmesi gereken kutsal deneyimler silsilesiydi…
Oruçla arınılan, kutsal sularla yıkanılan, tapınak yatakhanelerinde rüyaya yatılan, ve o rüyadan içsel bir çözüm beklenen bir süreçti.
Kokulu yağlar, bitkisel merhemler, dualar, tütsüler, yeraltı suları, müzik ve edebi mısralar zamanın devalarıydı...
Kadim hekimler tedavi yaklaşamlarında, ruhu, zihni ve bedeni asla birbirinden ayırmazdı - insan bir bütündü ve kutsaldı.
Özellikle zorlu vakalarda şifa, hem dışarıda var olan bir noktaya, hem de insanın içinde yapılması gereken bir tür hac yolculuğunun sonuçlanması ile mümkündü.
Ben de tıp tarihi derslerimde Antik Çağ’ın bu mistik-analitik yaklaşımını anlatırken, hep aynı örneği veririm: COVID-19 pandemisi. İlaçların etkisiz olduğu, tedavi protokollerinin hayat kurtarmada yetersiz kaldığı o belirsizlik günlerinde insanların ortak bilinci şunu diyordu: “Dua edin.”
Bugün modern tıpta çoğu zaman hız ve yüzeysel (semptomatik) çözümler öne çıksa da, insanlık içgüdüsel olarak hâlâ daha derin bir şifa arayışında.
Belki de antik dünyanın bize fısıldadığı kadim bir hakikati yeniden hatırlıyoruz...
Yaşadığımız bireysel ve küresel seviyede gerekli gereksiz savaşlarla dolu ve zehirli dünyada şifa hâlâ bir yolculuk değil mi? Siz ne düşünüyorsunuz?
Comments