top of page

Spirulina: Geleceğin Protein Kaynağın Olabilir Mi?


Bir mikroalg olan spirulina (Arthrospira platensis, A. maxima) bugün sağlık bilincine sahip tüketiciler tarafından yüksek protein (%70 oranına kadar) içeriği ve sahip olduğu esansiyel vitaminlere ek olarak demir gibi mineraller sayesinde büyük ilgi görüyor.


Peki nasıl tüketiyoruz biz spirulinayı? Günümüzde kurutulmuş spirulina - yaygın olarak toz veya hap formunda - sağlıklı gıda dükkanlarında ve eczanelerde bulunabiliyor. Yurtdışında ise fonksiyonel gıda reçetelerinde ve hatta çikolata içeriği olarak bile karşımıza çıkabiliyor!


Bugün spirulina ve hatta chlorella gibi mikroalglerin popülerleşmesi ise tesadüf değil.


Protein tüketimini arttırmada oldukça etkili bu su canlıları, başka protein kaynakları ile karşılaştırıldığında oldukça iyi birer alternatif olarak karşımıza çıkıyorlar.


Örneğin tavuk (%33 protein oranıyla) ile karşılaştırıldığında, spirulina kabaca iki kat daha fazla protein içeriğine sahip.


Dezavantajı Var Mı?


Bugünkü sağlıklı yaşam pazarına baktığımızsa, bu kıymetli protein kaynağının önündeki en büyük engel ise maliyet olarak karşımıza çıkıyor.


Spirulina geleneksel olarak günlük sıcaklığın 29C - 32C arasında seyrettiği sıcak iklimlerde ve dış mekanlarda yetiştiriliyor. Bu iklimsel gereklilik gıda girişimcileri için son derece sınırlayıcı olduğundan özellikle ABD'de tüketilen spirulinaların çoğu Güneydoğu Asya'dan ve Ekvator'a yakın bölgelerden ithal ediliyor.


Bir diğer konu ise spirulinayı çiğneyerek veya toz formunda tüketmek isteyen kimselerin kabul etmesi zor bir balık tadı ile de başa çıkmak zorunda kalmaları. Spirulinalar sudan çıkartılıp kurutma işlemine tabi tutulduğuna ortaya çıkan bu balık kokusu ve tadının, kurutma sürecinde oluşan bir tür mantardan kaynaklı olduğu düşünülüyor. Kaynağı her ne olursa olsun bu durum kullanıcı deneyimi açısından bakıldığında pazarın büyümesini baskılayan bir unsur olarak kendisini gösteriyor.


Türkiye pazarında yeni yeni tanınmaya başlanıyor olsa da bugün artık New York’ta taze spirulina yetiştiren "We Are the New Farmers" ve Kaliforniya’da donmuş spirulina satan "SP2 Life" gibi kapalı çiftlikler ve girişimlerden söz etmek mümkün.


"We Are the New Farmers" Ne Yapar?


Mayıs 2018’de kurulan "We Are the New Farmers" şehir çiftliği konseptine sahip bir girişim. Kurucuları ise Jonas Guenther, Daniel Bernstein ve Michael Udovich. Üç girişimcinin bu projede çıkış noktası ise oldukça ilginç...


2016 sonbaharında New York Üniversitesi'nde dünyanın ilk karbon nötr protein kaynağını yaratma hedefiyle hayata geçen bu pilot spirulina çiftliğinin asıl amacı sürdürülebilir bir dünya yaratmak.


We Are the New Farmers, Brooklyn'de ürettikleri şehirli spirulina konusunda oldukça da iddialı. Örneğin yukarıda sözü geçen balık kokusunun kendi ürünlerinde olmadığını iddia ediyorlar. Kurucu ortaklardan Daniel Bernstein verdiği bir röportajda; ürünün taze olduğunda oldukça hafif bir kokuya sahip olduğunu, kurutma işleminde ortaya çıkan bir mantarın balık kokusunu meydana getirdiğinin altını çizerek, kendi üretim süreçlerinde spirulinayı taze tutarak bu durumu bertaraf ettiklerini anlatmış.


Ürünleri için tıpkı ıspanak veya diğer taze sebzelerde olduğu gibi iki haftalık bir raf ömrü tavsiye eden We Are the New Farmers, spirulinayı haftalık olarak hasat edip, aynı gün tüketiciye taze ve kısa sürede tüketilecek şekilde gönderiyor.


Brooklyn'de 1500 m2'den küçük bir pilot çiftlik tesisine sahip We Are the New Farmers şirketi, şu günlerde halihazırda manuel olan bazı üretim süreçlerini otomatize etmeye ve bu şekilde birim fiyatlarını aşağıya çekmek üzerine çalışıyormuş.


Geleceğin Önemli Bir Besin Kaynağı Olacak


Mevcut gıda sistemimiz küresel ısınmanın en büyük katkı sağlayıcılarından biri olmakla beraber neresinden bakarsanız bakın, son 10 yılda sürdürülebilirliği her çevrede tartışılır hale geldi...


Aşırı herbisit ve pestisit kullanımı bir yandan çevreye zarar verirken bir diğer yandan tabaklarımızdaki yiyecekleri her geçen gün tembelleştirerek, ihtiyacımız olan mikro besinlerden yoksun zombi gıdalara dönüştürüyor. Bizler beslenemediğimiz için kaybetmekte olduğumuz sağlığımızı ilaçlar ve takviye gıdalarla yeniden kazanmaya çalışıyoruz.


Gelecek 30 yılda dünya nüfusuna 2.5 milyar insanın ekleneceğini öngören raporları düşünürsek, bu kadar fazla insanı besleyebilmek için alternatif yollar bulmamız gerekeceği aşikar.


Bu noktada spirulina gibi mikroalgler, hidrofonik sistemler ve hatta böcekler gelecek nesillerin kurtarıcısı olabilir...

bottom of page